26 Ocak 2012 Perşembe

HİÇ HESAPTA YOKKEN...



'2 gün sonra Libya'ya gidecek bir gemi var, o gemiyle sen de gitmek ister misin? diye sordu telefonun diğer ucundaki ses. Bu da nereden çıktı diye geçirdim içimden önce...Dört bir yanın 'alev alev' olduğu bir ülkeye gitmek...Hem de gemiyle...Halbuki ne kadar farklı bir ruh halinde, ne kadar farklı bir coğrafyadaydık o anda.

Ilık bir ilkbahar gününde, iki günlük bir çekime diye çıktığımız Fethiye yolculuğunun hemen başında geliveren bu teklifle başladı işte bizim Libya yolculuğumuz. Benim ağzımdan bir anda dökülüveren -Olur, giderimle...-

5 Ocak 2012 Perşembe

NEREDE KALMIŞTIK...

Otobüste, bir yerden bir yere koştururken,çok sevdiğim bir yer görüp de o anı paylaşabileceğim sevdiklerim yanımda olmadığında ya da uzun bir yol dönüşü denize dalıp gittiğimde her defasında,yeniden yeniden 'bunları yazmalıyım' dedim kendime..Hayatı değerli kılan her bir an yazıda hayat bulmalı, unutulup gitmemeli..Ama bir türlü üzerime iki yıldır çöreklenen bu ölü toprağını silkeleyip de oturamadım şu klayvenin başına.Neyse ki, silkeleniyorum artık yavaş da olsa.Biliyorum ki kelimeler, 'ışıksız kaldığım bu kör kuyularda' beni yeniden aydınlığa çıkaracak. Gittiğim bir yer, yediğim güzel bir yemek, izlediğim bir oyun,çektiğim bir fotoğraf - herşey ama herşey- yer bulacak bu sayfalarda...

Ve bir itirafla başayalım ilk yazıya..Tıpkı, Amerika Birleşik Devletleri'nde geçen ayların hikayesini anlattığım 'Burası Washington DC' blogunda olduğu gibi, bu blogumun adını da, on yıl kadar önce TRT'de yayınlanan aynı adlı haber programından esinlenerek oluştu..Biraz intihal var işin içinde anlayacağınız:))Olsun, kime ne zararı var ki...Pruvamız neta olsun diyelim ve yola çıkalım bakalımm...

Hamiş:Sevda Ferdağ ve Tarık Akan'ın oynadığı Feyzi Tuna'nın -Seni Kalbime Gömdüm- isimli bir filmi vardı 1978 tarihli, Kıbrıs'ta geçen..Filmde Tarık Akan bir arkadaşıyla güzel sanatlar müzesinde gezinirken, ünlü bir Türk ressamının tablosu önünde dururlar.Arkadaşı Türk ressamın, yabancı bir ressamın ünlü bir eserinden esinlenerek yaptığını söyler baktıkları tabloyu.Tarık Akan'ın cevabı ise hayli serttir:'Sanatta hırsızlığın adı esinlenme olmuş.'O filmi izlediğimden beri, ne zaman esinlenme lafını duysam, bu sahne gelir aklıma:)))