10 Şubat 2013 Pazar

KAHİRE'NİN MOR GÜLÜ/PURPLE ROSE OF CAIRO

   Woody Allen'ın 1985 yapımı bir filminin adı, "Kahire'nin Mor Gülü"...O çookk sevdiğim, izlemekten hiç bir zaman  bıkıp uslanmayacağım Atıf Yılmaz'ın  unutulmaz filmi 'Ah Belinda'nın da esin kaynağıdır bu film.Gerçek ve hayal dünyasının birbirine karıştığı bu fantastik  film nedense hep bana Kahire'yi, Kahire ise bana hep bu filmi çağrıştırır.

    Gerçekten de tuhaf bir his Kahire'de olmak, bu şehrin sokaklarını dolaşmak.Büyük bir film platosunun içinde gezmek gibi....Dünyanın en başarılı prodüktörleri, sanat yönetmenleri bile isteseler bu kadar başarılı bir set yapamazlar sanırım.

    İlk kez, 2006 yılının baharında tanıştığım bu şehirle bağım, biraz aşk-nefret ilişkisi gibi tezatlar barındırdı hep içinde.




     Bir yanıyla ne kadar büyüleyiciyse, bir yanıyla da insanı o kadar yoran bir şehir çünkü Kahire...O yüzden de, sizi çok üzdüğünü bildiğiniz birini sevmekte ısrar etmek gibi oldu hep, Kahire'yle ilişkimiz...Yorucu bir günün ardından, başımı yastığa her koyduğumda  'yaşanır mı kardeşim bu kaosun içinde' desem de, sabah kalktığımda o sisler içindeki büyülü manzaraya hayran oluşum da bu yüzden belki de...



              2006'dan bu yana epeyce değişmiş buldum bu kez Kahire'yi.. Ama ne yazık ki olumlu bir değişiklik olmamış bu.25 Ocak 2011 Devrimi, siyasi alandaki dönüşümü bir kenara bırakırsak ,en çok ülkenin ekonomisini derinden etkilemiş.7 yıl önce bir Nisan günü geldiğimde, birbirinden lüks beş yıldızlı otellerin sıralandığı bir yerdi örneğin, Mısırlıların 'Korniş' dediği sahil boyu.

   Ama bu kez, bambaşka bir manzara karşıladı bizi burada.Artık bu beş yıldızlı otellerin yüzde 90'ı kapalı.Bizim kaldığımız Kempinski ve Four Seasons haricinde hiçbir otel açık değil neredeyse.Açık olanlar da girişlerini tahta barakalarla kapatmak zorunda kalmışlar, göstericiler buraları taş yağmuruna tutuğu için.Gösterilerin yapıldığı Tahrir Meydanı bu bölgenin az ilerisinde olduğundan olsa gerek, buralar daha bir etkilenmiş sanki olan bitenden.Her zaman bir toz ve sis bulutunun ardına gizlenmiş Kahire sokakları, artık daha bir tozlu, daha bir bakımsızdı sanki..















        
25 Ocak Devrimi sırasındaki kadar olmasa da hala gösterilerin sürdüğü Tahrir Meydanı, trafiğe kapalıydı  biz ziyaret ettiğimiz günlerde..Meydanda hala daha birçok çadır var, gösterilerden kalan.Bu çadırlarda kalanlar da vardı ama genel olarak buralarda inanılmaz bir izbelik olduğunu söylemek olası..Zaten konuştuğumuz Mısırlıların çoğu, göstericiler içine sızmış berdüş sınıfından şikayetçiydi.Bunlar, gösterilerde kadınlara tacizde bulunmaktan, yankeseciliğe kadar birçok olaydan da sorumlular Mısırlıların gözünde.Birçoğu Tahrir'deki çadırları mesken tuttuğu için, gündüz vakti -gösteri olmasa bile- Tahrir'e girmek bir hayli cesaret işi o yüzden..Tahrir etrafındaki birçok bina olaylarda zarar görmüş ama devasa bir Ritz Carlton otelinin inşaatı son sürat devam ediyordu.Burada bizi en etkileyen manzara ise tamamen yanmış bir binaya ait.Kahire Ulusal Müzesi arkasındaki bu bina Mübarek'n partisine aitmiş ve yine anlatılanlara göre burayı göstericiler değil, ortada kanıt bırakmak istemeyen Mübarek yanlıları yakmış.Her ne sebeple olursa olsun,ülkedeki sancılı süreci en çarpıcı şekilde ortaya koyan,  insanı etkileyen bir kare olduğu muhakkkak.Mısır'da kahraman kabul Kavalalı Mehmet Ali Paşa heykeli de tanınmaz haldeydi tabii..




Yıllar evvel, önünde metrelerce turist kuyruğu uzanan Kahire Müzesi'nde ise şimdilerde turistten eser yok.Aynı akıbetten El Halil çarşısı da kurtulamamış.Röportaj yaptığımız esnaf, ekonomide inanılmaz bir durgunluktan şikayetçiydi.Konuştuğumuz halkın, kendini ifade etmedeki başarısına, ülkenin siyasi ve ekonomik gündemine olan hakimiyetine de  şaşırmadığımı söylersem, yalan olur doğrusu.Cumhurbaşkanı Mursi tek adam olmaya çalışmakla suçlansa da Mısır halkı, her kim gelirse gelsin Mübarek'ten çok daha iyi olduğu konusunda hemfikir.


Bir de Kahire, şehrim 30-40 kilometre dışında kurulan bir bölgeye taşınıyor sanki.Birbirinden leks ev ve alışveriş merkezlerinin olduğu bu bölgeye New Cairo yani Yeni Kahire deniyor ve ülkenin zenginleri de genelde yaşamak için bu bölgeyi tercih ediyor.İnsanlar neden böylesine yapay , sıradan sahte cennetlerde yaşamak isterler, hala anlamış değilim ya, neyse..

Ezcümle, Mısır dönüşü olmayan bir yola girmiş, o herkesin üzerinde mutabık olduğu bir gerçek.Ama bu süreç ülkeyi daha ileri mi yoksa geriye mi götürecek, işte orası tartışmalı.Ancak bu çok sancılı sürecin çok da kolay geçmeyeceği, epeyce bir sabır gerektirdiği de aşikar...